Mardin Turu / 30 Mayıs - 1 Haziran 2025

Postane Binası ve Şehidiye Camii: Postane binası 1890 yılında Mimarbaşı Sarkis Lole Gizo tarafından Kasparyan Ailesi için yapılmış olan bir konak olup sonrasında Şahtana Ailesi tarafından satın alınmış ve kamulaştırılarak uzun süre Mardin Postane Binası olarak hizmet vermiştir. Bugün Artuklu Üniversitesi Uygulama Oteli olarak hizmetine devam etmektedir. Muhteşem taş işçiliği ve doğu – batı plan özellikleri ile Mardin’in en estetik yapılarından birisidir. Karşısında bulunan Şehidiye Camii ise yivli minaresi ile Mardin’de tektir. Abbaralar: Dar cadde ve sokakları birbirine bağlayan kemerli geçişler Mezopotamya şehir mimarisinin vazgeçilmezidir. Şehrin yamaç konumu nedeniyle Mardin’de oldukça fazla Abbara vardır. Ulu Camii: 1199 yılında Türkmen Artuklu Soyu tarafından yaptırılmış olan ana bina ve sonradan tekrar yapılan muhteşem minaresi ile camii-i kebir bugün hala ibadet için en çok tercih edilen ibadethanedir. Rehber eşliğinde göreceğimiz camii minaresinde olan kabartma detaylar, enine iç mekânda olan çift mihrap ve Sakal-ı Şerif ilginizi çekecek. Ulu Camii’den yürüyerek Sokul Bakar (inekçiler çarsısı)dan, Cumbalı Ev’den ve bugün restorasyonda olan Lole yapısı Gazi Paşa İlköğretim Okulu’ndan geçerek Abdüllatif Camii (Latifiye) ulaşacağız. Abdüllatif Camii: 1371 yılında yaptırılan ve klasik Artuklu özelliklerini barındıran Camii dış ve iç avlu kombinasyonu, çok güzel taş işçiliğine sahip olan taç kapıları ve enine uzanan ana mekân planı ile oldukça önemli bir sanat tarihi eseridir. Caminin görülmesi sonrasında dileyenler cami avlusunda bulunan çay-kahve ocağından en eski kahve yapım tekniği olan mırranın tadına bakabilirler. Abdüllatif Camii sonrası Eski Mardin’in tek caddesi olan Cumhuriyet Caddesi’ne kısa bir yürüyüş sonrası ulaşarak programımıza devam edeceğiz. Mardin Müzesi (Süryani Katolik Patrikhanesi): Mardin ve çevresinden gelen arkeolojik ve etnoğrafik eserlerin sergilendiği bu tarihi bina ve içindeki eserler bölge tarihini detaylıca görüp anlayacağımız en önemli mekân olacak.

Ain Dara Antik Kenti: Doğu ve Batı arasında askeri bir nokta olarak konumlandırılmış kent bugün Güneydoğu Anadolu bölgesinin Efes’i olarak kabul edilmekte. Yoğun kazıların yapıldığı ve çoğu bölümü açığa çıkarılmış olan Nekropolis (mezarlık), sarnıç, su deposu gibi yapıları görebileceğiz. Beyazsu (Çağçağ): Suriye sınırımıza sıfır olarak devam eden yolculuğumuz bizleri Nusaybin’e ulaştıracak. Nusaybin girişinden kuzeye sapınca ise eski kral yolu, bugün ise Beyazsu diye adlandırılan meşhur doğal alana ulaşmış olacağız. Burada vereceğimiz mola sonrasında ise Beyazsu Vadisi’ni takip ederek Midyat’a ulaşacağız. Daha sonra gezeceğimiz Midyat’a giriş yapmadan önceki durağımız ise İdil yolunda olan manastır olacak. Deyrulumur Manastırı (Mor Gabriel Manastırı): Diğer bir metropolitlik merkezi olan manastır bugün tüm dünya üzerinde halen manastır sistemini yallın olarak sürdürebilen nadir yerlerden birisidir. Meryem Ana Kilisesi, Theodora Kubbesi, Ana Kilise, Mezarlık ve Teras manastır rehberimiz eşliğinde görebileceğimiz yerler olacak. Mağara Köyü(Kivex) : Öncesinde terk edilen bir Ezidi köyü olan Mağara, eski sakinlerinin yavaş yavaş köye gelmesiyle canlılık kazanmaya başladı. Köyde bulunan mağaralardan ismini alan köy özellikle mezarlık bölümü ile dikkat çekiyor. Midyat Gümüşçüler Çarşısı: Geleneksel telkâri işçiliğini usta anlatımıyla öğrendikten sonra oldukça çeşitli gümüş ürünlerden serbestçe alışveriş yapabilirsiniz. Dileyenler çarşıda bulunan Süryani Şaraplarının tadına bakabilirler ve satın alabilirler.

Deyrulzafaran Manastırı (Mor Hananyo): Süryani Ortodoks Cemaatinin Anadolu içinde bulunan 4 metropolitlik merkezinde birisidir. Öncesinde patriklik merkezi olarak kullanılan yapı bugün halen faaldir ve manastır özelliğini sürdürmektedir. Karşılama merkezinde dileyenlerin tadına bakabileceği Süryani kahvesi – Süryani çayı ve çöreği sonrası manastır rehberi eşliğinde yapılacak gezide Meryem Ana Kilisesi, Güneş Tapınağı gibi tarihi bölümleri görebileceğiz. Kasımiye Medresesi: Artuklu Mimari özelliği tarzında Akkoyunlular tarafından tamamlanmış olan yapı tüm Mezopotamya Ovası’nı görebilecek bir yere konumlandırılmıştır. Muhteşem Taç Kapı, içerisinde bulunan mescit, türbe ve eyvanlı – havuzlu medrese bölümü ile bir külliyedir.