NEPAL
Türk Hava Yolları’nın Göbeklitepe adlı uçağı Nepal’in tek uluslararası havalimanı olan Tribhuvan’a inişinde pist dışına çıkması ile birlikte ülke birden bizim gündemimize giriverdi. Kazada can kaybı olmaması bir yanda hepimize rahat bir nefes aldırırken diğer tarafta bir sürü kişi de ne var acaba bu Nepal’de ki Türk Hava Yolları İstanbul’dan direkt sefer yapıyor ve yüzlerce insan gitmek istiyor diye düşünmeye başladı. Bu yüzden Nepal hakkında bir yazı yazmak çok fazla kişinin merakını gidermek açısından şart oldu.
Himalayalar’ın en yüksek zirvesi Everest’e ev sahipliği yapan Nepal aynı zamanda bu dağ silsilesi içinde bulunan diğer zirveler sayesinde dağcıların tırmanışta en çok tercih ettikleri ülke. Ülkemizin 1/5 büyüklüğünde olmasına rağmen 1/3 nüfusumuza denk gelen sayıda bir nüfusun yaşadığı bu dağlık ülkede en önemli özelliklerden birisi ise insanın yaşadığı coğrafyayla muhteşem uyumunun simgesi olması.
14 bölgeli federal bir yapısı olan ve iki büyük abi Hindistan ile Çin arasında sıkışık bulunan ülkenin başkenti Katmandu aynı zamanda en kalabalık kent. Tabii ülkenin kültür varlıkları açısından da en zengin kenti. Muhteşem bir trafik karmaşasına ve bozuk yollarına karşın kimseyi mutsuz göremeyeceğiniz, tek bir sinir münakaşasına şahit olamayacağınız bir yer Katmadu. Aynı zamanda yüzlerini toz maskesi ile kapatmış insanların gayet alışılmış bir görüntü olduğu bir başkent. Kirlilik ve toz oldukça fazla olduğu için bir yerden sonra ülkeyi ziyarete gitmiş olanında hak verdiği bir görüntü bu.
Katmandu eşsiz bir kültürel çeşitliliğe sahip. Yerel halk diye adlandırılan Newariler’in ahşap oyma sanatının en güzel örnekleri ile oluşturdukları eski dini ve sosyal yapılar çok etkileyici. Bu halkın mutfağı da aynı zamanda oldukça ilgi çekici ve lezzetli. Tapınakların oldukça yoğun olduğu ve aynı zamanda eski merkez olan Durbar ( Saray ) Meydanı mutlaka görülmesi gereken bir yer. Durbar’da sadece Kasthamandap Tapınağı, Maju Deval, Hanuman Dhoka Sarayı, yaşayan tanrıça Kumari Bahal ( Kumari Evi ) i görmekle kalmamak gerek. Tapınak merdivenlerine oturup çok uzun süre bile canınız sıkılmadan çevreye bakmak, inanılmaz kalabalıkta dahi olan içinize doğan huzuru yaşamak gerek. Nepal’in aslında genel dini yapısı olan Budizm’in ve Hinduizm’in ortak kutsal alanı olan Swayambhunath( Maymun ) Tapınağı ise ayrı bir lokasyonda ama mutlaka ziyareti gerektiren bir yer. Pashupatinath Tapınağı ise Bagmati Nehri ( ölü yakma alanı ) kenarında ve Hindular’a göre yaşamın diğer bir evresi olan ölüm temasının en iyi anlaşılabileceği yer olması açısından mutlaka birkaç saatin geçirilmesi gereken önemli yerlerden birisi.
Burada turistler nereye gider diye merak edip Nepalli birisine sormanız durumunda ise size tavsiye edeceği yer mutlaka Thamel olur. Batı tarzında restaurant, bar ve cafelerin olduğu, yüzlerce hediyelik eşya satan dükkanın bulunduğu Thamel birkaç saatinizi harcamaya değecek bir yer olacaktır.
Nepal coğrafi özellikleri nedeniyle oldukça fazla aktif turistik faaliyetin yapılmasına olanak veren bir ülke. Katmandu’dan 200 kilometrenin biraz üstünde uzaklığı olmasına rağmen karayoluyla ortalama 5 saatte gidilebilen Pokhara ülkenin en turistik kentlerinden birisi. Kısa mesafeyi çok fazla zaman kaybı ile aşmak isterseniz yarım saatten az süren bir iç hat uçak yolculuğu ile de ulaşabileceğiniz Pokhara tam bir aktivite merkezi. Gün içinde yürürken gökyüzünde her daim gördüğünüz onlarca yamaç pürüşütü bu şehre olan ilginin kanıtı. Aktivite sadece paraşütle kalmıyor tabi. Şehrin çevresinde kurulduğu Phewa Gölü’nde geleneksel kanolarla 3-4 kişi binerek yapılan göl turu, sizi Tal Barahi Tapınağı’na ulaştırana kadar inanılmaz keyif verecektir. Diyelim bu da size yeterli gelmedi. O zaman tam gününüzü kapsayacak ve muhteşem manzaralar görmenize olanak sağlayacak bir yürüyüş yapmak için rotalardan birini seçmeniz yeterli. Trekking sırasında geçtiğiniz yerleşimlerde cana yakın, günlük işleri ile meşgul olan, doğaya ihanet etmeden ona uyarak yaşamını şekillendiren köylülerin sıcak yaklaşımı, samimiyeti mutluk verecek. Akşamları ise gölün yanında konumlanmış olan
cafe/restaurantlarda oturmak çok keyifli. Buraların bahçelerinde yakılan kocaman ateşlerin yanında oturup keyfini çıkarmak tamamen kişiye özel bir durum.
Aktivite bana yeterli gelmedi mi diyorsunuz? O zaman Pokhara’dan 5-6 saatlik bir karayolu yolculuğu ile ülkenin ordu tarafından korunan milli parkı Chitwan’a gidebilirsiniz. Ziyaretçisi çok olduğu için oldukça fazla ucuzundan pahalısına konaklama imkanı var burada. Kalacak yerinizi organize ettikten sonra tek yapmanız gereken kendinizi öncelikle rutine bırakmak. Burada köylerde yaşayan Tharular tüm hırslardan arındırılmış doğalarıyla ve yaşamlarıyla doğayı her canlı ile paylaşmasını bilen insanın en canlı örneği. Çiftçilik ve hayvancılıkla uğraşan Nepal’in bu en köklü milletinin canlı köy yaşamı, her zaman size yaklaşıp konuşmaya çalışan samimiyeti, abartısız tüm çocukların hatta bebeklerin bile bağırarak size merhaba deyip el salladığı, geçmişlerinde çok acı çekmelerine rağmen halen yüzlerinde hep gülümsemenin olduğu gerçeği yaşamı tekrar düşünmeye, anlamlandırmaya itecek sizi. Biraz rutinden uzaklaşıp turiste dönmek isterseniz ise Chitwan Milli Parkı’nda opsiyon çok fazla. Örneğin yarım gününüzü alacak ve filin üstünde dereleri, sık bitki örtüsünü aşarak gerçekleştirebileceğiniz fil safari. Bu safari sırasında soyları artık tükenme tehlikesi altında olan tek boynuzlu gergedanlar, her yerde karşılaşabileceğiniz geyikler, farklı kuş türleri ve hatta şanslıysanız Bengal Kaplanları görebilirsiniz. Sadece fil safari ile kalmayıp Rapti Nehri’nde kano safari de yapabilirsiniz. Gene yaklaşık yarım gününüzü alacak bu faaliyette 3-4 kişilik kanolara binmeden önce nehir kıyısında banyo yapan yerli halkı görebilirsiniz. Kano ile nehirdeyken ise birkaç çeşit tehlikeli timsah, onlarca kuş çeşidi ve muhteşem manzaralar sizi bekliyor olur. Milli park içerisinde, belirlenmiş rotalarda yürüyüş yapmak çok keyifli. Park içinde kurulmuş timsah rehabilitasyon alanını da mutlaka görün bu yürüyüş sırasında. Ben doğada tecrübeliyim, yıllarca kendime yeterek yaşayabilirim, hayvanlarla aram çok iyidir düşüncesiyle sakın tek başınıza yapmayın bu faaliyeti, mutlaka yerel bir rehber alın. En azından kaçış yollarını çok iyi biliyorlar. Burada jeep safaride yapabilirsiniz ama eğer fil safari yaptıysanız buna çok gerek yok.
Tüm ülkede bence sizi en fazla etkileyecek şey insanlar olacak. Dünyanın en fakir ülkelerinden biri olduğunu gitmeden mutlaka duyup okuyacaksınız. Ama aslında Nepal dünyanın en zengin ülkelerinden birisi. Durmadan içtenlikle gülümseyen yardımsever insanlar bu ülkenin en büyük zenginliği. Yüzlerce inancın ( ki en yoğun inançlar Hinduizm ve Budizm ) ve gene bir o kadar milletin birlikte yaşayıpta tek bir din ayrımcılığı durumunun olmadığı bir zenginlik. Yüksek coğrafyanın verdiği muhteşem doğa ve çeşitlilik zenginliğe en önemli katkılardan.
Nepal’de her şey alışılmış bir durum. Uçak kazaları da dahil buna. Eğer gerçekten farklı birşeyler görüp yaşamak isterseniz, sade bir canlı olarak unuttuğumuz yaşama hazzını en azından bir süreliğine tekrar hatırlayıp almak isterseniz tüm medyaya yansıyan olumsuzlukları unutup gitmeniz gereken yer burası. Fakat tavsiyem gitmeden önce tüm önyargılarınızı hatta aklınızda olan her şeyi unutmanız. Nepal’e ulaştığınızda da yollar ne kadar kötü, bu ne kadar yetersiz bir otel, neden akşam 8 den sonra elektrik yok, internet neden zayıf gibi basit soruları aklınıza bile getirmeyin ve tadını çıkarın. Yok ben bu ve bunun gibi şeyler olmadan yapamam, bunlar benim için dünyadaki en önemli şeyler diyorsanız en güzel seçim Nepal’e gitmemek.Lüksün, alışılmış kültürün, sahte hizmetin ve maddi kaygıların birinci zihniyet olduğu klasik turistik ülkeleri ve mekanları tercih edin.